Şiddet: Sahip olunan gücün veya yetkinin başka bir insana, bir gruba ya da bir topluluğa karşı uygulanması ve bunun sonucunda şiddete maruz kalan tarafta yaralanmaya, psikolojik zarara veya ölüme yol açması ya da bunlara yol açma olasılığıdır. Peki şiddete ne yol açar?
Biyolojik Faktörler, psikososyal faktörler, sosyoekonomik faktörler, psikiyatrik faktörler ve diğer faktörler gibi. Biyolojik faktörleri bir kenara ayırırsak şiddete başvuran kişilerin aslında toplumda küçüklüğünden beri veya ergenliğinden bu yana çevresinde oluşan problemler ve bununla baş edememiş kişilerde sıklıkla şiddete eğilim gösterdiğini gözlemleyebiliriz. Dünyada teknolojinin gelişmesi, ekonominin düşüşe geçmesi ile birlikte psikolojik ve sosyoekonomik açıdan ailesine ,sevgilisine ve çevresindekilere şiddet eğilimi artmış ve günümüzde önünü alamadığımız bir noktaya gelmiştir. Şiddeti bir güç olarak benimserler , karşısındakinin üstünde bir iktidar sahibi olduğunu düşünürler.
Şiddet hangi durumlarda ortaya çıkar? Genellikle aile içinde görülür ve bu durum aile içi şiddetin yaygınlaşmasında büyük rol oynar. Bireyin hayatında yakın zamanda meydana gelen büyük değişikler strese ve iç gerilime neden olabilir. Bu doğrultuda gelişen içsel baskı hissi, öfke ve dürtüsellik gibi durumlar şiddet içeren davranışların ortaya çıkma riskini artırır.
Peki bu durumu neler yapabiliriz? Bir bireyin, karakter yapılanmasının ilk filizlendiği birim ailedir. Birincil olarak aileye çok iş düşmektedir. Ebeveyn tutumlarının yanı sıra çocuğu yeteri derecede denetim altına almak, çocuğun sınırlarını yine onun anlayacağı bir dille ifade etmek oldukça önem arz etmektedir. Daha sonra “ikinci yuvamız” olarak tabir ettiğimiz okullar da bu konu üzerinde dikkatini yoğunlaştırmalıdır. Özellikle de okullarda rastladığımız akran zorbalığının çocuklar arasında şiddete yol açabileceği unutulmamalıdır. Öğretmenlere ve tüm eğitim kurumlarında görev almakta olan rehber öğretmenlere oldukça önemli işler düşmektedir. Bu konu hakkında gerekli bilgi ve birikime sahip olmak önemli kıstaslardan bir tanesidir. Kendisini değerli hissetmesini sağlamak, düşüncelerinin önemli olduğunu hissettirmek çocuğa, özgüveni açısından da oldukça yarar sağlayacaktır.
Tüm bunlar göz önüne alındığında aslında şiddetin farklı maskelere bürünüp içimizde bir yerlerde varlığını sürdürmeye devam ettiği ve edeceği apaçıktır. Fakat bu hiçbir şey yapılamayacağı anlamına gelmez. Aksine konunun üzerine gidilip mevcut durumun kaynağına, oluşum şekline bakılması gerekir. Unutmamalıyız ki büyük ya da küçük, az ya da çok şiddete maruz kalmış olmak fark etmez, her şeyden önce bilinçlenmeli ve bunun üzerinden önlemler almaya başlamalıyız. Göle atılan küçük bir taş parçası gibi düşünün yarattığı küçük bir dalga zamanla büyür dünyada şiddette böyledir o taş atılmadan engelleyebilirsek ileride daha büyük bir dalgayı da engellemiş oluruz.
Deniz Naz Deniz