DOLAR

35,5594$% 0.16

EURO

36,5618% -0.36

STERLİN

43,2938£% -0.53

GRAM ALTIN

3.080,73%-0,39

ONS

2.700,74%-0,53

BİST100

9.977,94%1,13

BİTCOİN

3715912฿%1.2392

a

NEW-YORK’TAN SOÇİ’YE SAVRULURKEN…

NEW-YORK’TAN SOÇİ’YE SAVRULURKEN…
0

BEĞENDİM

Erdoğan bu kere Putin’le görüşmek üzere Soçi’yegidiyor. Maşallah ülkesinde durduğu yok. Bırak da bu liderler biraz da sana gelsinler. Yok böyle bir şey. İllaa kendi gidecek. Tabi bu gidişlerinde ekonomi konuları özellikle de halkın geçim derdi başta olmak üzere kimi sorunları birkaç günlüğüne de olsa ancak bu şekilde unutabiliyor anlaşılan… Hani, tebdil mekânda ferahlık vardır” derler ya; işte öyle bir şey…

New-York seferi Erdoğan için felaket ötesi bir görünümle kapandı. Onca şaşaa ile onlarca Mercedes’le ulaşılan BM merkezinde söz sırası gelen Erdoğan’ı dinlemek için 200 dolayında ülkeden sadece 30-35 kişi genel kurul salonunda vardı. BM’de bir gelenek vardır. Ne kadar yoğun izleyici önünde başkan ya da başbakanlar konuşursa, o kadar ilgi çekici kabul edilirler. O nedenle maalesef Erdoğan ne derse desin BM’de hiç de ilgi çekici bir kimliği olmadığı bu şekilde tescillenmiş oldu.

BM’de tablo böyle iken, Biden ile görüşebilseydi hiç olmazsa bunu bir kazanç olarak cebine koyardı. Bu da olmadı işte… Haftalar önce yapılan diplomatik girişimler sonuç vermedi ve Biden’ın ofisinden randevu istemleri geri çevrildi. Sonuçta bir “Türk Evi” açılışı yapıldı ve diyanetçi Ali Erbaş da geleneksel duasını etti… Hepi topu eldeki sonuç bu… Bir de sanki Türkiye’de olamazmış gibi BBP’liDestici ile bir görüşme yaptı. Bunun için Halkın milyonlarca doları uçtu gitti. Sadece makam araçları Mercedes’lerin transferi için 2,5 milyon $ masraf yapıldığı yazılıp çiziliyor. Bu sayılara eklenecek olan ve çoğu dükkan, market alışveriş için devlet kesesinden ABD’ye giden 300 kişinin ulaşım ve ağırlanma giderleri de var tabii. Erdoğan sözünde durdu ve bir kere daha “İtibarından tasarruf etmedi”… Oysa tasarruf ettiği için itibarı“sıfırlayan Birleşik Krallık Başbakanı Boris metroile BM’ye gidip konuştu. Geri zekâlı adam. Böyle itibar mı olur. Bizimkine bak da nasıl itibarlı olunur öğren bari... Koskoca bir ülkenin cahil, saçına tarak değmeyen ve itibarsız başbakanı…

ABD ve Biden ile ilişkilerin kötü başladığı ve kötü gittiği, bizzat Erdoğan tarafından dönüş yolunda dile getirildi. Peki ne olacak şimdi? Olacağı şu: daha önceden kararlaştırıldığı şekilde Erdoğan, şimdi de Putin’le görüşmek için Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki şirin sahil kenti Soçi’ye uçacak…Zatenne zaman uluslararası ilişkilerde sıkışsa geleneksel NATO partnerlerinden uzaklaşıp, bir başka cepheye yani Rusya’ya yaklaşıyor bu iktidar. Daha doğrusu yaklaşmıyor “savruluyor”...

Soçi görüşmelerinden ne çıkar? Eğer akıllı istemlermasaya konulursa olumlu kimi kazanımlar elde edilebilir. Bir kere Rusya’nın Batı Suriye’deki etkinliği ve Esat Rejimi ile yakınlığı gerçeğinden hareketle, Suriye’deki yasal yönetimle yani Esat yönetimi ile barışılmalı ve yeniden diplomatik ilişkiler kurulmalıdır. Bu konuda Putin aracı olabilir. Yani eski Eset yeniden “ESAT” olmalıdır. Bu yaklaşım ABD’nin Doğu Suriye’deki PYD-YPG yakınlığı karşısında önemli bir kazanım olabilir. Unutulmamalı ki, ABD Kongresi birkaç gün önce, bu güçlere silah ve parasal yardım tasarısını onayladı bile… Bu nedenle Suriye Yönetimi ile el sıkışmak kaçınılmaz olmaktadır. Mevcut tabloda 5 milyon Suriyelinin ülkemize sığınması sonucunda Suriye’den daha çok Türkiye zarar gördü. Hiç olmaz ise Esat ile işler düzelirse belki 2-3 milyon sığınmacı barışçı yoldan ülkelerine geri döner ve uluslararası toplum da bu ülkede yeni yerleşim bölgeleri inşasına katkı verir. Bu olası ve olumlu gelişmenin anahtarı Putin’in cebindedir. Bir de başımızda Afgan göçü gibi önemli bir sorun varken, uluslararası düzeyde “hedef küçültmek “ her zaman olumlu sonuç verir. Rusya’nın girişimleriyle oluşacak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tanıyacak bir Türkiye-Suriye yakınlaşması, ABD’nin PYD-YPG ve hatta PKK açılımının önünde en önemli ve “tek” çıkış yoludur…Artık Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılmayı bırakalım. Bizde de namaz kılınacak 85.000 cami var…

Uluslararası ilişkilerin çıkarlar dengesi üzerine kurulu olduğu gerçeğinden hareket ederek, “Kanal İstanbul” gibi Rusya’nın hiç de işine gelmeyen ve Karadeniz’de bu dev ülke açısından “ulusal güvenlik sorunu” yaratacak olan bu ilkel projeden vazgeçilmesini muhtemelen isteyecektir. İstenmese bile bunun bu siyasi iktidar tarafından öngörülmesi gerekir. Bunun yerine getirilmesi ve sadece Rusya’nın değil, Türkiye’nin de yararına olacaktır. Bu değerlendirmelerin yanı sıra Kırım konusunda Türkiye’nin de mevcut politikasını gözden geçirmesi, Rusya’nın ise Kıbrıs’ta iki devletli çözüme destek vermesi son derece önemli açılımları beraberinde getirecektir. Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’nde o “meşhur” 5 ülkeden biri olduğu ve daimi veto yetkisine sahip bulunduğu unutulmamalıdır. Kuşkusuz bu gelişme ve yaklaşımlar, New-York’ta yaşanan “Dışlanmışlık Sendromu”nu önemli ölçüde giderecektir.

Bekleyip görelim bakalım Soçi’de neler olacak…

Devam edecek…

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.