35,5663$% 0.39
36,6406€% 0.07
43,3635£% -0.13
3.093,84%0,03
2.710,18%-0,19
9.944,05%0,78
3635670฿%3.66543
İki kesim bu durumdan dolayı üzülmüyor ve kemikleşmiş bir oy yüzdesi ile olanlara destek vermeye devam ediyor. Bunların biri kendilerine lütfedilen çay ve patatesin kutsal olduğunu düşünen kaybedecek bir şeyi olmadığını zanneden inandırılmış, kandırılmış, kısmen Araplaştırılmış ve bir o kadar da eylemci/ajite %30’un altına düşmeyen bir kitledir. Bunu gözlemek için kutsal sandıkları, dinle alakası olmayan değerleri hayatının her alanına yansıtan kitleye bakmak ve onların istatistiğini bile çıkarmak yeterlidir. Diğeri ise siyasal sistemin kasası görevini gören inandırılmış rolü yapan Londra-Basel-Brüksel hattında küresel sermaye “döngüsüne” dahil edilmiş derdi üretim olmayan, fikrî derinliği ideolojik sloganlardan öteye geçmeyen neosufizm/neo-Osmanlıcı Vehhabi söylemli opportunist “holding”lerdir.
Arada kalan kültürel düzeyi yüksek eğitimli ve sermaye sahibi olmayan kitle ise çoğunluktadır. Ancak bu kitle o kadar bölük pörçük bir durumda ki siyasete yön bile veremiyor. Zaten bu kesimin artık üniversite ve bürokrasiden elimine edilme süreci tamamlanmak üzere. Kaotik sürecin devamı kaçınılmaz gibi gözükmektedir, hele AB destekli bilinen bir takım pazarlıklar sonucu teşvik edilen son mülteci akınları ile durum, özellikle bu söylediğim kesim için daha da vahim hale gelmiş bulunmaktadır. Şimdi bir sonraki plan federasyona geçiştir.
Ünitern ulus-devlet yapısı bu mevcut durumu istemeyen, hoşnutsuzluğunu sosyal medya ve kısıtlı da olsa görsel/yazılı medyada dile getiren, ama bölük pörçük bahsettiğim hoşnutsuz çoğunluktaki gruba rağmen dağılacak gibi duruyor. TC ibaresi kaldırılma denemeleri, hatta sağlık bilimleri medresesi ile bakanlık ve YÖK arasında yaratılan iki başlılık bile bu yolda kanal İstanbul’dan bile daha derin ve tahribkâr anlamda kurgulanarak döşenen tuzak taşlardır. Sonraki adım sosyal güvenlik kurumunun tasfiyesidir mesela. Bu durumda bile bölük pörçük bu çoğunlukta ama sermaye birikimsiz grup mevcut dağınık hali ile bir şey yapacak gibi durmuyor. Ancak orta vadede bölgesel değişimden de kaçış mümkün görünmemektedir.
Sorun Türk devrimini tamamlanmak ve Türk ulusal varlığını korumak adına küresel ticari ve siyasal sisteme entegrasyonumuzu sağlamak için devlet aygıtını yeniden tesis etmek (yeniden kurulum) gerçeğini kabullenmek zorunluluğudur. Ortadoğunun bir parçası olarak Katar yönetimindeki eksen değişikliğini, Doğu Kudüs olaylarını ve aşı konusundaki AB de Fransa-Almanya çekişmesini Türkiye merkezli bakarak analiz etmek yararlı olacaktır kanaatindeyim.
Saygılarımla
Dr.M.C.YAĞMURDUR
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.