DOLAR

32,5746$% 0.09

EURO

34,9965% 0.38

STERLİN

40,5982£% 0.05

GRAM ALTIN

2.425,93%0,14

ONS

2.317,60%0,09

BİST100

9.722,09%0,80

BİTCOİN

2086832฿%-3.44571

a

GÖÇLER VE ULUS İNŞASI-I

GÖÇLER VE ULUS İNŞASI-I
3

BEĞENDİM

Soğuk savaş dönemini müteakiben özellikle 2000’li yıllardan sonra ABD nin “ulus inşası” projesinde öngörülen planın iki ayağı olan Afganistan ve Irak operasyonları kanaatimce ciddi iki önemli konsept farkı içermektedir.

Hatırlanacağı üzere 11 Eylül 2001 sonrası ilk müdahale El Kaide terörü bağlamında 2001 yılında ABD’nin bizzat kendi adamı olan Karzaî liderliğindeki Afganistan’a oldu. ABD başkanı o zaman sözde radikal İslam terörüne son vermek için bu saldırıları gerekçe gösterdi. Ancak bu müdahalede iki önemli hususa dikkat çekmek gerekir. İlki, Afgan yerel polis örgütünün kurgulanmasının Alman tekeline bırakılmasıdır. Diğeri ise burada klasik “yeniden yapılanma/reconstruction ve kalkındırma/developing” yöntemlerinin 1960 lardaki gibi değil 1990 ların şartlarına göre “renovo” edilmiş olmasıdır. Bunun sonucunda 11 Eylül 2001 ikiz kuleler saldırısından sonra Başkan Bush, Afganistan müdahalesinde “ABD burada kalıcı izler bırakmayacaktır” düşüncesini izhar etmiştir.

Konuya bu iki eksenden bakılacak olursa Taliban ile USA ilişkisi daha net ortaya çıkacaktır. Kaldı ki bu radikal İslamcı örgüt, Afganistan’da ABD destekli devlet başkanı Hamid Karzai döneminde, Francis Fukuyama’nın deyimiyle “ulus inşaası” bağlamında ABD müdahalesine meşru zemin oluşturan yine Peştun azınlığın çoğunluğu yönetmesi esasına dayalı ilginç bir yapılanmanın vazgeçilmez bir parçası haline getirilmiştir. Şimdi kıta altı Hindistan-Orta Asya ve Çin yollarının Fars platosuna bağlandığı gerek yeraltı zenginlikleri gerek uyuşturucu trafiğinin rant merkezi olan bu stratejik ülkenin Rusya için de önemi tartışılmazdır. 1978-1982 Babrack Karmal liderliğindeki komünist yönetimi ve SSCB işgalini hepimiz hatırlarız. Bugün, güneydoğu Asya bölgesi ve Asya Pasifik marketinde artan Çin baskısı kanaatimce ABD kadar, Putin’in otokratik yönetimindeki Rusya’nın da aleyhinedir. Bu nedenle Rusya Taliban’nın Kaabil dahil 26 önemli merkezi ele geçirmesi konusunda ABD ile nasıl bir konsensüs üzerinedir bunu iyi tahkik etmek gerekir.

Konuyla ilgilenenlerin hatırlayacağı üzere bölgedeki önemli tarihi aktörlerin birisi de Birleşik Krallık’tır. Azınlık Peştun (İndo-Germen Fars ırkı olup Darrani ve Gılzai olarak iki esas koldur) etnik azınlığı Sünni ve katı Hanbeli ilkelere dayalı, XIX yy Anglo Saxon tasarımlı fundementalist bir İslam anlayışına sahiptir. Bu anlamda İhvan ideolojisine son derece yakın olan Taliban, Rusya ile de koordine olabilecek bir güç durumundadır.

Basından dikkatle izlenirse Katar’ın başkenti Doha da tahliye merkezlerinden birisidir. Türkiye için Sayın Prof.Dr.Haluk Günuğur’un geçen yazısında ifade ettiği mülteci ve sığınmacı kavramlarının uluslararası hukuktaki tanımları bağlamında konu büyüteç altına alınmak ve bir strateji planı yapılmak zorunda olunduğu açıktır.

Şimdi görünen odur ki, Almanya liderliğindeki AB nin başını çektiği Şansölye Merckel tarafından dile getirilen hatta yardımı kesmek tehditlerini içeren söylemler tamamen mizansen gibi gözükmektedir. Bu nedenle, Ne ABD’nin ne Afgan devleti’nin ve ne de Hanbeli eksenli Vehhabiliğin dolayısıyla İhvan ideolojisin fikir babası olan Birleşik Krallık, bir zamanlar taşeron olarak kullandıkları Taliban’dan vazgeçmek durumunda olamazlar. Yeni konjonktürde Rusya’nın da Güneydoğu Pasifik marketi pastasından pay alma mücadelesinde, Taliban’i, Ortadoğuda özellikle ideolojik yakınlığı tartışmasız olan (ihvan ideolojisi) Türkiye göz önüne alındığında, iyi bir enstrüman olarak kullanma cihetine gideceği kesin gibi gözükmektedir. Şunu asla unutmamak gerekir ki olayların geçtiği bu adına zorlama olarak bir azınlık İndo Germen Peştun kavminden alan Afganistan ismi doğru bir isim de değildir.

Aslında bir Türk ülkesi olan Timurluların uzun süre yönettiği bu coğrafyanın Özbek ve Tacikleri yok sayan bir Peştun idaresinin Taliban Peştun ırkçılığına bırakılması kabul edilemez. Bilindiği üzere, Taliban’ın çoğu Peştun’dur. Şu an Kaabil’i terkeden, Taliban ile danışıklı döğüş içerisinde olduğu bir çok yerde vurgulanan mevcut “İslam Cumhuriyeti”nin guya meşru lideri Eşref Gani de bahsettiğim mizansenin bir parçasıdır.

Sonuç olarak “sığınmacı” olarak Anadolu’ya sokulan “mülteci” statüsü kazandırılmasına çalışılan bu demografik yoğunluğun orta vadede Anadolu coğrafyasında yaratacağı sorunların, ABD’nin özellikle John’s Hopkins University (Society of Advanced International Studies/SAIS, sponsored by Bernard Schwartz, CEO of Loral Company) konferanslarında ana hatları tartişilan yeni ulus inşası bağlamında irdelenmesi zorunludur. Bir sonraki yazımızda konuya tekrar devam edilecektir.

Saygılarımla

Dr.M.C.YAĞMURDUR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.