32,3706$% 0.15
34,9757€% -0.3
40,9828£% 0.21
2.324,49%0,23
2.233,48%0,04
9.079,97%3,10
2280479฿%1.3964
13 Mart 2024 Çarşamba
AKP’NİN UMUT AŞILAMA ÇABASI
OSMANLI TOPRAKLARINDA DEMİRYOLU REKABETİ VE ÇOK TARTIŞILAN AMERİKAN CHESTER PROJESİ
NEW-YORK’TAN SOÇİ’YE SAVRULURKEN…
O sadece bir sanatçı değildi, bir filozoftu : Neşet Ertaş
ULUSAL PARANIN DEĞERİ
Değerli vatandaşlar, vur patlasın çal oynasın misali, siyasi partilerin oldukça yoğun geçen seçim çalışmaları, halkın gündeminde gereken ilgi ve alakadan yoksun. Çünkü; vatandaşın derdi seçim değil geçim. Gıda enflasyonunda ki yüzde 500 artışlar karşısında eriyerek eline geçen maaşıylageçinmenin imkansızlığını yaşıyor vatandaş. İlgili bakanın açıklamaları, 1.Nisan sonrası sözde çözüm adına ileri sürülen tedbirlerin bu günleri aratacağını ve mevcut yaraların kanamaya devam edeceğini gösteriyor.
Günümüzde AKP’nin; algı teorileri, yalan ve dolanlarınınhalk nezdinde bilinir olması, başta açlığa mahkum edilen emekliler olmak üzere vatandaşın iktidara karşı eleştirel tavır almaları sonucu AKP yönetimi yerel seçimler üzerinden;Büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere belediye başkanlarının cumhur ittifakı adaylarının kazanması halinde,o yöre insanları lehine yedi maddeden oluşan ve seçimlerden sonra uygulanması planlanan emekli destek paketi adıyla emekliler üzerinden insanımıza umut aşılama çabasında… ya tutarsa !
AKP ve Erdoğan, saray ve eşrafı ile yandaş/paydaş şirketlersöz konusu olduğunda kaynak bulurken, halkımız ve özellikle emeklilerimiz söz konusu olduğunda nedense kaynaklar tükenmiş oluyor. Yani, merkezinde halkın olmadığı bu anlayışın temsilcisi olan AKP ve Erdoğan’ın, şimdi de emekliler yılı kapsamında destek paketi hazırladığını basında görüyoruz. Paketin İçeriğinde emekliler için;
Hususlarının yer aldığı görülüyor. 23 yıllık iktidarlarında bunları yapmayan AKP, bundan sonra mı yapacak? Elbette yapmayacak ! yapmadı da zaten. AKP ve Erdoğan’ın tek amacı, yerel seçime katılan adaylarının başkan yapılmasıdır. Sonrası, her seçim de olduğu gibi…
Halkımız yine aldanan ve aldatılan olacak. Şöyle ki, çaresizlik sarmalında yer alan emeklilerin hangi parayla tatil yapacağı, kredi kullanması durumunda kredi geri ödemelerini nasıl ve hangi parayla yapacaklarını, barınma desteğinin kimler tarafından nasıl verileceği belirsizliğini korumakta ve iktidarın,
UMUT aşısı olarak sunduğu ve emekli vatandaşlarımızın gazını alma amaçlı bir paket olduğunu insanlarımız fark ederek aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemez diye ümit ediyorum. Bilinmeli ki, vatandaştan alınan vergileri gelir getirici bir kaynak aracılığı ile yoksulluğu ortadan kaldırmak yerine yoksulluğu devam ettiren ve yönetmeye çalışan bir AKP iktidarı var.
Seyyanen zam yapılmasına karşı olan Erdoğan ve AKP yönetimi “Bizim emeklilerimiz aldıkları maaş ile hayatlarını idame ettiremiyor, kirasını ödeyemiyor ve tatil yapamıyor”itirafı ile aslında bu kesimi de kendisine bağımlı bir hale getirmek istiyor.
EMEKLİLERİMİZ İÇİN SEÇİM KANDIRMACASI DESTEKLER AÇIKLAYACAĞINIZA, EMEKLİNİN HAKKI OLAN ÜCRETİ VERMENİZ EN ÖNEMLİ VE TEK DESTEKTİR. GERÇEK OLAN HAKKINI ALAN EMEKLİ, YAŞAMI İÇİN GEREKLİ HUSUSLARI KENDİSİ SAĞLAYACAKTIR.
Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve artan döviz kuru nedeniyle toplumun büyük bir kesiminde hissedilen alım gücü yetersizliği özellikle emekli kesimi, sefil bir yaşama mahkum etmiştir. Bu nedenle esas olan, sabit gelirli ücretli kesimin korumaya alınması ve kaynakların bu gruplara aktarılmasıdır. Ancak dedik ya AKP anlayışında halk YOK ki. Halkımız ve de özellikle emeklilerimiz, yaşam koşullarının iyileşmesini beklerken iktidarın yine acı reçetesiile birlikte bir umut aşılamaya çalıştığını görüyor. İnanın ki, sonu hüsran olacak sahte bir UMUTaşılanıyor.
Değerli vatandaşlar, ÇED(Çevresel Etki Değerlendirmesi)’in yönetmelikte geçen tanımı, Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin (ki; Kimya-petrokimya-ilaç ve atıklar, Sanayi tesisleri, Tarım-orman-su ve gıda, Ulaşım-altyapı ve kıyı yapıları, Enerji, Turizm ve konut ile Madencilik Sektörleri) çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesi, projelerin takibi ve kontrolü kapsamındaki çalışmalar olarak yer almaktadır.
ÇED’ in amacı ise; Ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında koruyarak, yeni proje ve gelişmelerin; çevreye olabilecek sürekli veya geçici olumsuz etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini, ilgili tüm tarafların görüş, kaygı ve önerilerini de dikkate alarak işletme öncesi-esnası ve sonrasını da içine alan bir süreci gerçekleştirmektir.
Ülkemizde ÇED ile ilgili 1993 yılında yapılan ilk düzenlemeyi takiben bugüne kadar 17 kez kısmi, 6 kez de tamamen değiştirilen yönetmelik, bir kez daha 29.07.2022 tarih ve 31907 sayılı resmi gazetede yayımlanarak değiştirildi. Yeni yönetmelik, yöre halkı ve STK’ları tamamen sürecin dışına itmiştir.
2021 yılında Çevre Kanunu’na geçici 3. madde olarak konulan ve çok sayıda büyük projeye ÇED muafiyeti getiren değişiklik AYM tarafından durdurulmuş ve gerekçeli kararı henüz açıklanmamışken, mahkemenin reddettiği maddenin yeniden yönetmeliğe dahil edilmesi AYM’nin kararının bakanlıkça tanınmadığını göstermiştir. Özetle, söz konusu yönetmelik değişikliğinde,
Değerli vatandaşlar, madencilik sektöründen örnek vermek gerekirse, kırma–eleme–yıkama ve cevher hazırlama işlemlerinden en az birini yapan tesisler, ÇED uygulanacak proje olmaktan çıkarılmıştır. Madencilik faaliyetleri yapan bu tesisler; çevre ve insan sağlığını doğrudan etkileyen kimyevi atık, toz ve duman gibi ürünlerin ÇED sürecinedahil edilmemesi, yeşil kalkınmaya nasıl bir katkı sağlayacağı şaibelidir. Özellikle bu tesislerin mevzuat gereği yasaklanan zeytinlik sahalarda kurulması ve işletilmesi bu düzenlemenin yaratacağı olası zararları tahmin etmek zor olmayacaktır.
Yeni ÇED Yönetmeliğinin çevresel demokrasiye gerçekten bir katkı sunduğunu söyleyebilmek için, özellikle çevresel konularda halkın karar verme süreçlerine katılımı, söz ve karar hakkını garantiye alan düzenlemeleri içermesi gerekir. Ancak, Halkın bu süreçlere dair söyleyeceği sözün, vereceği kararın İdare katında dikkate alınacağına dair bir düzenleme yoktur. Bu değişiklik, mevcut ÇED süreçlerinde haklarının nasıl ihlal edildiğini çok iyi bildiğimiz yurttaşların en önemli destekçileri olan, uzmanlıkları, kampanyaları ile yöre halkına destek veren dernek, barolar, meslek odaları ve vakıflar gibi önemli tüzel kişi örgütleri ÇED süreçlerinden çıkarılmıştır.
Yönetmeliğin; “Olumlu veya gerekli değildir kararı verilmiş olan ÇED projeleri için …. Engel teşkil edecek; doğal afet, olağanüstü hâl, idari yargı kararları varsa ….” İfadesinde, yargı kararı da mücbir sebepler arasına alınmış. Oysa yargı kararları hiçbir şekilde mücbir sebep kapsamına alınamaz. Çünkü, yargı bir projehakkında iptal kararı vermiş ise, dava edilen projeye verilenizinlerin hukuka aykırı olduğu sonucu çıkar. Fakat, yeni yönetmelikle, idari yargı süreçlerinin mücbir sebep kabul edilmesi, aslında yatırımcıya hukuk dışı bir güvence verildiğini gösteriyor.
Mevcut AKP yönetiminin bu yönetmelik değişikliği ileamacı, sürdürülebilir yaşam, çevresel demokrasi ve katılım haklarını korumak değil, yandaş-paydaş yatırımcıların önündeki engelleri kaldırmaktır. DOĞRU PARTİ, söz konusu değişiklik ile çevre–doğa ve gelecek kuşakların haklarını ihlal eden bu ve benzeri düzenlemeleri yeniden ele alacak ve yöre insanlarının istekleri doğrultusunda düzenleme yapacaktır. Çevre ve insan sağlığı kırmızı çizgimizdir.
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun
Değerli vatandaşlar, AKP yönetiminin yirmi yıllık iktidarı sonunda vergi gelirleri, merkez bankasındaki 128 milyar dolar, doğal afetler için biriken yardım paraları ve satılan tüm varlıklardan elde edilen milyar dolarlar nereye harcandı bilen yok, milletine hesap veren yok. Ayrıca, iç borç toplamından daha fazla faiz ödeyen, cari açığı 11 milyar dolar olan, kasası 60 milyar dolar ekside olan ülkemizin, ekonomisi çökmüş, yoksulluk ve açlıkla mücadele eden halkımızın, yüksek enflasyon nedeniyle %90’ı yoksullaşmış, saray ve eşrafının içerisinde yer aldığı yaklaşık %10 oranındaki kesim ise servetlerine servet katmıştır.
Bu durumdan en çok, ekonomik büyüme ve toplumsal gelişmenin temelini oluşturan ve toplam sayıları 20 milyonun üzerinde olan esnaf, memur, işçi, çiftçi ve emekliler etkilenmektedir. Halkımız bilmeli ki, dini siyasete alet eden Siyasi İslam anlayışında
Zengin ve fakir eksenli bir ekonomi anlayışı hakimdir. Bunlardan fakir kesimin ekonomik yaşama ciddi bir katkısı olmaz, üretimi elinde bulunduran zengin kesim ise daha fazla kazanç elde edeceğinden dengesiz bir gelir dağılımına sebep olur.
Ekonomik kriz içerisindeki ülkemizde, mevcut yönetimin yaptığı zamların sürekliliği, milli gelirimizin adil olmayan paylaşımı vs. gibi etkenler, insanlarımızı her geçen gün daha da fakirleştirmekte, açlık ve sefalete sürüklemektedir. Kriz ortamı, insanlarımızı Çaresizlik ve umutsuzluğa itmekte ve toplumumuzda cinayet, çocuk ölümleri, obezite, çocuk yaşta hamilelik, depresyon ve mahkûm sayısında artış gibi olumsuzlukların yaşanmasına neden olmaktadır.
Değerli vatandaşlar, ülkemiz; mevcut AKP yönetiminin kutuplaştırıcı politikaları ile,
Her alanda çöküş yaşıyor.
Uygulamaları, bu çöküşün temelini oluşturmaktadır.
AKP iktidarı ve koşulsuz destekçisi MHP, bu çürümenin baş sorumluları olup oturdukları yerden kalkmamak için içeride ve dışarıda her yolu deneyeceklerdir. Çünkü, suçlarını örtmek için koltuğa mahkum olmuşlardır.
Bir örnek vermem gerekirse; AKP yönetimi, bir dilim ekmeğe muhtaç ettiği vatandaşlarımıza sosyal yardım adı altında kömür, yiyecek vs. dağıtarak, yardıma muhtaç halkımıza, ben olmazsan bu yardımlardan mahrum kalırsın algısı yaratıyor. Bilinmeli ki yapılan bu yardımlar sürekli olmayıp, AKP yönetimi sadece, kendi siyasi geleceği için koz olarak kullanıyor.
DOĞRU PARTİ iktidarında “sosyal yardım vatandaşlık hakkıdır” inancıyla, doğumdan ölüme kadar herkese “temel vatandaşlık geliri” ödeme sistemi çerçevesinde insanlarımız onurlu ve vatandaşlık şuuru içerisinde kimseye muhtaç olmayacaktır.
Değerli vatandaşlar, halkını seven ve saygı duyan bir yönetim, halkımızı aldatmaz, yalanlarına alet etmez, kendileri lüks ve şatafat içerisinde yaşarken milleti açlık ve sefalete mahkum etmez, kutuplaştırmaz, zulmetmez hatta ağlanacak duruma sokmaz. Şimdi siz söyleyin, mevcut yönetimin anlayışında sizlere sevgi ve saygı var mı?
DOĞRU PARTİ kadroları, halkına olan sevgi ve saygı ekseninde, halkımızın ülkemiz gelirlerinden, yani GSMH dan hak ettikleri payı almasını ve paylaşımda adaleti sağlayarak halkımızın rahat ve huzurunu temin edecek bilgi ve duyguya sahiptir. Önceliğimiz, T.C. için BEKA sorunu haline gelen ve vatanımız üzerinde kara bulutların dolaşmasına sebep olan AKP ve MHP’yi sandığa gömerek ülkemizi her alanda ileriye, aydınlık geleceğe taşımak olacaktır.
Selam ve saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)
Yapılan araştırmalar beyin sağlığı için gerekli vitaminleri barındıran gıda grubunu Yeşil yapraklı sebzeler, balıklar, meyveler ve sert kabuklu kuruyemişler olarak açıklamaktadır. Bu besinleri yeterli düzeyde alamayan insanlarda hafıza kaybı, unutkanlık, beynin hızlı yaşlanması, sinir sistemlerinde hasar oluşması, alzheimer hastalığı, görme ve duyu kaybı, kaslarda kuvvet kaybı ve şuur bulanıklığı gibi ciddi problemlerin yaşanmasına sebep olmaktadır.
Değerli vatandaşlar, AKP yönetiminin yirmi yıllık iktidarı sonucunda insanlarımızın yüzde 60’ını açlığa, yüzde 90’ını yoksulluk ve sefalete mahkum etmiş olduğundan sağlıklı beslenmesinden bahsetmek mümkün değildir. Sağlığı olan kişinin umudu vardır ve umudu olan birçok şeyin sahibi olur. Sağlığımız bozuk, umudumuz tükendi tükenecek ve hayalleri çalınan bir toplum olduk. Zaten AKP yönetimi de düşünen, eleştiren değil biat eden bir toplum istediğinden yaptığı zamlarla bu amacını ifşa etmiştir.
Vatandaşlar şöyle diyor; bu hükümet vatandaşın sağlığını çok düşünüyor. Kırmızı et sağlığa zararlıdır diye zam yapıyor, yaşlı insanların ve çocukların gaz yaptığı için süt içmesini önlemek için süt ve süt ürünlerine zam yapıyor, gazete ve kitap okuyarak gözlerimizin bozulmasını istemediği için zam yapıyor açıklamasını takiben AKP yönetimine lütfen beni dinleyin diye sesleniyor ve devam ediyor.
Bizler sosyal aktivitelerden vaz geçtik, temel tüketim ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamıyoruz, sağlıklı beslenmeyi unuttuk sadece karnımızı doyurmaya çalışıyoruz. kiralarımızı ödemekte zorlanıyoruz, elektrik ve doğalgaz faturaları altında eziliyoruz, vasıflı ve vasıfsız insanlarımız işsiz, emekliler perişan ancak tüm bunlara sebep olan siz AKP yönetimi biraz sabredin yine biz düzeltiriz diyorsunuz. O zaman biz vatandaş olarak soruyoruz madem düzelteceksin o zaman niye bozdunuz. Vatandaşlar aç ancak sizin boş vaatlerinize karnımız tok diyerek sağlığından ve geleceğinden duydukları endişeleri anlatıyorlar.
DOĞRU PARTİ tüm bunları duymakta ve görmekte olup ülkemizin sevgi temelli otamında rahat ve huzuru temin etmek için sessizlerin sesi, kimsesizlerin hamisi olmanın yanında cumhuriyetin temel ilkelerini uygulayacak tek adrestir. Milletimizin bu adres de umudu yeşerecek, hayalleri gerçek olacaktır. Gücünü milletinden alan DOĞRU PARTİ’nin tek dayanağı milletimiz ve onun sarsılmaz iradesidir.
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun
Değerli vatandaşlar, bizler içinde bulunduğumuz problemlerle boğuşurken, Ülkemizin çözülmesi gereken birçok sorunu ortada iken, iktidar bu söylemlerle geleceğe yönelik ülkemiz ulus devlet yapısını değiştirme arzusu arada kaynıyor. Oysa, bu durum günümüz siyasi iktidar anlayışıdırve görülmesi gerekmektedir. Çünkü; Yitirilen maddi değerlerin telafisi mümkündür ancak milli, manevi ve ortakdeğerlerin telafisi mümkün değildir. DOĞRU PARTİ ulus devlet yapısının teminatı olarak bu anlayışın her türlü oyunlarını sizlerle birlikte bozacaktır.
AKP iktidarının bilinçli olarak yaptığı eylem ve söylemlerle Cumhuriyet ve değerlerini ortadan kaldırmaya yönelik hesaplar peşindedir. Ancak bilmeleri gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin evlatları AKP iktidarı ve koşulsuz destekçilerinin dini ve milli duygularımızı istismar etmek suretiyle saray saltanatı için vatanımıza ihanetlerini ve gerçek duygularını ifade eden 100 yıllık hesaplaşma hayalleri, sandıkta hak ettikleri cevabı vererek hesaplaşacaktır. Hayallerin kurulduğu, gerçeklerin iseyaşandığını bilmek gerekir.
Değerli vatandaşlar, AKP yönetimi Cumhuriyetimizin tüm değerlerinin ortadan kaldırılması ve hilafetin yeniden getirilmesi arzusunu taşımaktadır. Ancak; Suudi Arabistan ziyaretinde ümmet desteğini alamadığı görüldü. Ulu önder Atatürk’ün “benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin her ferdi, her evladı vatanına ihanet edenlere asla izin vermeyecek ve bu anlayışla mutlaka hesaplaşacaktır.
Selam ve Saygılarımla
Cezmi Orkun
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.