CEZMİ ORKUN YAZDI: AKP >>> DUYUN-U UMUMİYE

BEĞENDİM

Değerli vatandaşlar başka ülkelerin yöneticileri vatandaşlarının refahı ve sağlığı için uğraşırken ülkemiz yöneticileri siyaset-mafya-ticaret üçgenindeki kirli ilişkilere muhatap oluyor. Ülkemizde Yalanlar, oyunlar, aldatma ve suç düzeni hakim durumda olduğundan siyasi iktidar ülkeyi yönetemiyor ve de kontrol edemiyor. Öne sürülen iddialar yasadışı ve suç teşkil ediyor. Kirli işlerdeki insanların kavgası gündemi işgal ediyor.

Baskı ve dayatmalarla sorunları hasır altı etmek isteyen bunda da başarılı olamayan yönetim, yeteneksizlerin kümelendiği bir devlet yapılanması haline gelmiştir. Medya da bu kirli yönetime destek vermekte olduğundan vatandaşlarımız bir karmaşa içerisinde bırakılıyor.

Hırsızlık yapmadan duramayan, birikmiş öfkesini kin olarak dışa vuran, gücün karşısında diz çöken ancak mazlum ve kimsesizleri ezen bu iktidar Güce boyun eğdiği için kendisine de boyun eğilsin egosuna sahip. Tahakküm etme, hükmetme psikolojisi.

Türkiye’nin başkanlık sistemine geçişi ile birlikte her alanda kirlendiğini yaşayarak görmüş olduk. Genel bir kirlenme analizi yapmak gerekirse;

• Elimizdeki tüm varlıklar yandaş firmalara peşkeş çekilmiştir.

• Finans açığını gidermek için uluslararası açıdan yasal olmayan, ancak devlet bankaları üzerinden usulsüz işlemler yapmak/yaptırmak ve sonuçta dış güçler tarafından koz olarak önümüze konmasına sebep olunmuştur.

• Tüm bu zorlamalar karşısında finans sağlanamamış, merkez bankası rezerlerinin eksiye düşmesi önlenememiş, bir avuç sermayedar dışında millet perişanlığa itilmiştir.

• Son günlerde ilgili ülke tarafından yakalandığı açıklanan varış yerinin izmir olduğu deşifre edilen 4.9 ton kokain ile ilgili içişleri bakanı, yargı, basın hiçbir şey yapmıyor. Acaba satılacak başka bir şey kalmadığı için gayri meşru yollardan finans sağlanmak mı isteniyor? Türkiye dünya uyuşturucu köprüsüne dönmüş durumda. Siyaset-mafya işbirliği ile Ülkemiz finanse edilmek mi isteniyor?

• Özelleştirilen kurumlara ait arazi satışlarını da denetimden uzak olsun diye vakıflar aracılığıyla el değiştirme işlemleri hız kazanmıştır.

• Türkiye’nin altın değerindeki tesisleri TVF(Türkiye Varlık Fonu) bünyesine alınarak finans aracı olarak mı kullanılacak? Yani ver parayı teminat olarak al bu değeri mi? Denecek. Öyleyse; Duyun-u Umumiye geri geliyordemektir!

AKP İktidarı; Küresel güçler karşısında boyun eğerken, uygulamaları ile vatandaşlarımıza zulmetmektedir. Bu bir hastalık olmalı ben tıp uzmanı değilim eminim tıpta bunun bir karşılığı vardır. Güçlünün yanında olan ancak güçsüzü vahşice, acımasızca ezen bir ruh hali!

Değerli vatandaşlar, AKP iktidarı için önemli olan zaten karun kadar zengin olan yandaş/paydaş şirketleri daha da zenginleştirmektir. Vatandaş bunlar için sadece oy makineleridir. Oylarını almak için de her türlü manevi ve milli hassasiyetlerinizi kullanarak sizleri aldatmakta ve hatta aptal yerine koymaktadır.

AKP İktidarı iki Mustafa’ya ihanet etmiştir.

1.AKP yönetimi dini siyasete alet ederek peygamberefendimiz Hz.Muhammed Mustafa(SAV) hazretlerine,

2. AKP yönetimi kurucu değerlerimizi adım adım yok etmeye çalışmakla, Modern devletimizi ve Cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk’e,

Bu iki ihanet ortadan kaldırılmadıkça Türkiye düzelemez, düzeltilemez.

Eyy vatandaş Allah(cc) aşkına yetki verdiğin AKP iktidarından tüm bu yaşananlar karşısında hala hesap sormayacak mısın? Senin hesap soracağın tek malzemen kullanacağın OY’dur. Demokrasinin tesisi, özgürlüklerin iadesi, yargı-yasama ve yürütme erklerinin bağımsızlığı için yandaşları değil vatandaşları koruyup kollayan bir siyasi iradenin yanında olmalısın.

DOĞRU PARTİ olarak; Milletimizin uygun görmesi halinde, Duyun-u umumiye’yi kaldırarak tüm borçları son kuruşuna kadar ödeme iradesini gösteren Cumhuriyetimizin kurucu değerleri ışığında tüm bu kirlenmeleri ve ülkemiz problemlerini çözmek için göreve talibiz.

Selam ve saygılarımla

Cezmi Orkun

Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı

(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)

NOT: Düyun-u Umumiye, 1881-1923 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun iç ve dış borçlarını denetleyen kurumdur. II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Milli Mücadele’nin ardından imzalanan Lozan Antlaşması ile birlikte Düyun-u Umumiye’nin denetim görevine son verilmiştir. Türkiye, Osmanlı Devleti’nden kalan borçların ödemesi konusunda alacaklılarla anlaşıp, Borcun son takdisini ise 1954 yılında ödemiştir.

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ